TURAN BİRLİĞİ TEŞKİLATI HABER PORTALI

  

ZAFERİ SÜSLEYEN SEVİMLİ İNSANLAR!


ZAFERİ SÜSLEYEN SEVİMLİ İNSANLAR!

Reklamlar
Reklamlar
Reklamlar

 

Sevgili Dostlar;

Hep siyaset, politika, tarihten bahsetmek olmuyor.

Bu yazımda;

Allah gani gani rahmet eylesin, geçmişte olsa, palavralarıyla da olsa zaferlerimizi degisik bir anlatım şekliyle taçlandıran benim gözümde kahraman olan kişilerin hikayelerini anlatmak, Nasrettin Hoca fıkrası misali, az güldürüp, az düşündürerek; ortaya, komedi, tarih karışımı bir yazı sunmak istiyorum: 

Yazımı beğenmeniz umuduyla, yazıma, ilk olarak Ödemişli Ali Dayı'dan başlamak istiyorum:
Atatürk, Ali Dayı'ya haber göndermiş; ben Izmir'e yaklaştım Ali'ye söyleyin hemen yardıma gelsin." Ali Dayı haberi alır almaz beyaz atıma binmiş, dıgıdık dıgıdık varmış  Belkahve Tepesi'ne. Belkahve'den İzmir'e doğru bir bakmış ki  kordon tarafında acayip bir yoğunluk, düşman denize doğru geri geri gidiyor bizimkiler Yunanı denize  sürdükçe sürüyor. Yettim diye bağırarak Deh demiş atına, bir solukta  Alsancak, hoooop Kordona varmış. Atatürk'ü o kalabalıkta hemen tanımış. "Paşam ben geldim", elinde kılıçla Yunanı denize  dökmekle meşgul olan Paşa, o gürültü patırtıda Ali Dayı'nın sesini hemen tanıyıp, ona doğru dönerek, "hoş geldin Ali" diye cevap vermiş.
Ali Dayı, at üzerinde yaptığı uzun yolculuğun verdiği yorgunluğu, savaşı canlı canlı seyrederek attıktan sonra Atatürkün olduğu yere doğru dönüp: "Paşam, sen çok yoruldun, dinlen de az biraz da Yunan'ı ben denize dökeyim" demiş. Paşa, Ali Dayı'ya  dönüp, boş olan eliyle alnının terini kocamanca silip, elinin dış kısmındaki teri yere silkeledikten sonra: "Haklısın Ali, çok yoruldum, al kılıcı" deyip elindeki kılıcı Ali Dayı'ya vermiş.
Ali Dayı kılıcı aldığı gibi kılıç, tekme tokat dalmış Yunan'a, vurduğu cumburlop, denize! Deniz Yunanla dolmuş, öyle bir dolmuş ki denizin üstüne basa basa Konak'tan Karşıyaka'ya geç. Bildiginiz gibi degil bilmediginiz gibi, yani o derece.
Yunan'ı denize döke döke kala kala bir tane Yunan kalmış, Tam o son kalan Yunan'ı da dökmek için,  kılıcı vurdu vuracak, Yunan iki elini kaldırmış: "Ali Dayı, yapma, bir küp altınım var onu sana vereyim beni denize dökme." (Bu arada Yunan'da Ali Dayı'yı tanıyor) O kadar yol gelip azıcık dinlendikten sonra savaşa başlayıp saatlerce savaşmanın verdiği yorgunluğa kendini aşağılayan rüşveti de duyunca iyice sinirlenip, "Senin ananı avradını" deyip, kılıcı havaya kaldırıp, kılıçla vurar gibi yaparak zaten denizin dibinde olan Yunan'ın karnına bir tekme atarak, hooop o da cumburlop denizin dibine göndermiş.

İsmini hatırlamadığım sevimli bir kahramanımızın yaşadığı:
Sofranın ortasında, doyursun diye içine atılan ekmeklerin yüzdügü bir çorba, üç beş kişi gaz lambası ışığında, açık olan radyodan savaş haberlerini dinleyerek karnını doyuruyorlar.
Bu olayı anlatan kişi, birden, çorbanın üstünde çorbaya yarı batmış şekilde yüzen ekmek parçalarından birine gözlerini odaklıyor. İyice odaklanıp nişan aldılktan sonra, kaşığın alt kısmını iyice ekmeğe nişanlayıp; "Belanı bul kafir" diyerek, kaşığın alt kısmıyla ekmeği iyice çorbanın derinliklerine doğru bastırıyor. Zaten yarıya kadar çorbaya batık olan ekmek, bu darbeyle iyice çorbanın içinde kayboluyor.
Bu olay olur olmaz, radyodaki sunucu yesyeni gelen son saniye haberini dinleyicilerine paylaşıyor:
"Yeni aldığımız habere göre, kıyılarımızı bombalamak için gelen Yunan Donanması'ndan bir gemi bilinmeyen  bir nedenden dolayı battı"
(O zamanlarda haberler, hangi teknoloji kullanılıyor bilmem de haber merkezine çok hızlı ulaşıyormuş.)
Hayır o değilde, sofrada ne kadar ekmek parçaşı varsa çorbaya atıp, koskoca Yunan Donanması'nı çorbanın içinde halletseydi diye insan düşünmüyor da değil.

Bakın bir de bunu dinleyin.

Kurtuluş Savaşı yılları:
Bizim pilotlardan biri Yunan Savaş uçağıyla it dalaşına girmiş, bizimki önde Yunan arkada,  veriyor bizimkine arkasından otomatik silahla mermiyi.

Derken öyle bir hal olmuş ki, bizimkinin  uçağının hızıyla Yunan uçağından gelen merminin hızı aynı eşitlenmiş. Bizim ki bir bakmış kendi göz hizasında bir mermi ve uçağına eşlik ediyor. Açmış uçağın penceresini
(Savaş uçağınının penceresi olur mu demeyin, bizimkinin uçağında var. Fazla üstelemeyin işte, uçak özel yapım)

Elini, uçakla aynı hızda olduğu için duruyor gibi gözüken mermiye uzatır, mermiyi tutar, uç kısmını el çabukluğuyla çevirir. Uçak seyir halindeyken vücudunun bir kısmını dışarı çıkarır, arkasında kendini takip eden uçağın pilotunun, kendine nişan alırken alnında  oluşturduğu, kuzey-güney veya güney-kuzey doğrultusundaki çizginin tam ortasına nişan alır. Ya Allah! diyerek, mermiyi nişan aldığı yere atar.
Sonuç olarak ne mi olur:
On saniye sonra, Yunan uçağı en yakındaki dağla kardeş olur.

Dinlerken kahkahalar attığım, daha ne hikayeler ne hikayeler.

Ama bu güzel insanların anlattığı, sevimli palavralar niye güzel biliyor musunuz?
Sizi bilmem de bence:
Kahramanlık dolu bir zaferi, değişik sevimli bir bakış açısıyla yad edilebilme fırsatı verdikleri açısından güzel!

Biz kazanan tarafız ve;
Eğer, Kurtuluş Savaşı başarıyla tamamlanmamış olsaydı; bu hikayeleri anlatacak kişilerin anlatsın diye toplanıp ne anlatacak diye ağzına bakmak bir tarafa; yenilginin ezikliğiyle ne anlatacak kişi ağzını açabilir; ne de oradakiler ağzını açmaya müsade ederdi.

Bu millet, gireceği her savaş ve mücadele de zaferden emindir; gerisini, bu milletle savaşacak ve mücadele etmeyi akıllarından geçirip, tarih kitaplarında ve yıllar sonrasında sevimli palavralara konu olmak isteyenler düşünsün.

Kısaca tekrarlama gereği duyuyorum:
Savaştan yıllar sonra bile, zaferimizin verdiği şevkle, palavraları atanların isimleri unutulsa bile, unutulmayan palavralarla da olsa dalgaya alınmak istemiyorsanız bizle uğraşmayın.
Bilmem anlatabildim mi!

Çok önemli not:
Ben, bu anlatılanlar palavra olsa da; hepsinin anlattokları gibi gerçek olduğuna inanıyor ve doğruluğunu destekliyorum, tam aksi olsa, inanmasam bu kadar vakit harcayıp buraya bunları yazar mıyım! Ayrıca; bu sevimli hikayelerle, tarihimizi farklı bir tarzda anlatıp, yad etmemize vesile olarak bizi neşelendiren bu kişilere, Rabbim'den gani gani rahmet diliyorum.

Sağlık, huzur, saygıyla kalın!





  





 





      
 

Reklamlar
Reklamlar
Reklamlar
Etiketler:


Bir Yorum Yaz




Bu site çerez kullanıyor. Siteye göz atmaya devam ederek çerezleri kullanmamızı kabul etmiş oluyorsunuz. Şartlar ve Koşullar